True Story
Tür: Gizemli drama, Kitaptan uyarlanan, Gerçek hayattan uyarlanan
Puanım: 6,8
Süre: 1 saat 39 dakika
Yönetmen: Rupert Goold
Senaryo: Rupert Goold, David Kajganich
Oyuncular: Jonah Hill, James Franco
2015 yılında vizyona giren ABD yapımı True Story, Rupert Goold’un ilk uzun metrajlı filmi. Başkarakterin adı olan Michael Finkel, gerçek hayatta Amerikalı bir gazeteci ve anı yazarıdır. Film, kendisinin yazmış olduğu aynı adlı kitaptan uyarlanmıştır. Aynı zamanda bu kitap 2016 yılında ‘’En İyi Gerçek Suç Romanı Dalında Edgar Ödülü’’ almıştır.
Hikayemiz bir gazeteci ve bir katil etrafında şekillenir. New York Times muhabiri Michael Finkel (Jonah Hill), asılsız haber yaptığı iddiasıyla çalıştığı yerden kovulur ve Montana’daki eşinin yanına döner. Ertesi gün Times editörleri tarafından yazılıp yayımlanan bir başka not ise bir hayli ilginçtir. Gazetede yazan haber Michael Finkel’in aleyhine işlemiştir ve artık karşımızda itibarı zedelenmiş bir muhabir vardır. New York Times gibi köklü bir kuruma küçük bir atıfta da bulunmadan geçememişler. Güzel de olmuş çünkü patron-işçi, amaç-araç gibi temalara da değinmişler. Bu gibi ikili temalar film boyunca devam etmekte. Filmin ilk sahnelerinde de göreceğimiz kupa 2 iskambil kartı izleyenlerin dikkatinden kaçmayacaktır.
Bu esnada ailesini katlettiği iddiasıyla hapis tutulan Christian Longo (James Franco) kaçtığı süreç boyunca kendisine yeni bir kimlik edinmiş, kendisini New York Times yazarı Michael Finkel olarak tanıtmıştır. Ne var ki hapishaneye gönderilen Longo’nun konuşmayı kabul ettiği tek gazeteci Michael Finkel’dır. Bu durumdan haberdar olan Finkel, Longo ile hapiste buluşmaya karar verir. Finkel’in büyük bir hayranı olduğunu söyleyen Longo, ona cinayet suçlamasının iç yüzünü anlatmayı kabul eder, karşılığında Finkel ona yazı yazma dersleri verecektir. Gerçek hikayeler peşinde koşan Michael için kaçırılmaz bir fırsattır. İki taraflı bir çıkar ilişkisine dayanıyor gibi görünen bu ilişki gittikçe garipleşmeye başlar. Bizim gazeteci ve katilimiz arasında ilk başlarda ne kadar tuhaf gelse de gerçek ve samimi bir bağ oluşmaya başlar. Ancak ikisinden biri sandığımızdan da zekidir ve sürpriz sonla biten film hepimizi şaşırtmaya yetecektir.
Merak unsuru ve sürükleyiciliği devamlı olarak aktif olan film, bütün itibariyle iki sayısını, ikilikleri, ikili çağrışımların üzerinde durmakta. Son sahneye kadar süren sahte-gerçek, yanlış-doğru, samimiyet-iki yüzlülük, yalan-gerçek gibi temalar peşimizi bırakmayacak. Bununla birlikte gayet sakin, görsel efektli ve asla kaotik olmayan sahneler ile karşılaşacağız. Bu temalar film boyunca realist bir tutumla ele alındığı için bu yönden de izleyiciyi içine almakta zorlanmamış. Hayatın bir yerinde, bir şekilde hepimizin anlatamaya değer gerçek ya da sahte bir hikayesi vardır ne de olsa, öyle değil mi?
İzleyip gelin, yorumlarda buluşalım:)
Fragman: